Düşünme insana özgü ve onu hayvanlardan ayıran bir özelliktir. Bu özelliğe sahip olmak beraberinde sorumlulukları da getirir. Çünkü düşünme, herkeste aynı şekilde gerçekleşmediği için onun nasıl kullanıldığı önemlidir. Düşünme, doğru ve yanlış şekilde gerçekleşir. Durum böyle olunca da doğru ve yanlış düşünmenin birbirin-den ayrılması gerekir. Nedeni ise, her zaman daha iyiye ve daha olur olana ulaş-maktır. Doğru düşünmeden bahsedildiğinde kaçınılmaz olarak mantık işin içine gi-recektir. Çünkü mantık, doğru düşünme aracıdır ve kişileri mantıklı düşünmeye yönlendiren bir alandır. Mantıksal olarak düşünmek, doğru sonuçlara ulaşmak, da-ha net ve kesin bilgiler elde etmek bakımından önemlidir. Bu nedenle de mantıksal düşünme denilen bir düşünme türü kendini ortaya koymaktadır. Peki bu mantıksal olarak adlandırılan düşünme türü nedir? Bu soru çalışmanın temelini ve problemini oluşturmaktadır. Çünkü mantıksal düşünmenin ne olduğunu bilmek onun nasıl kul-lanılacağı hakkında bilgi verecektir. Bu ne nedenle de çalışmanın amacı olan man-tıksal düşünmenin bir düşünme türü olarak ele alınmasının önemi ortaya çıkacaktır.
1. Düşünme Nedir?
İnsanların en önemli özelliklerinden biri düşünebilme yeteneğine sahip olmalarıdır. Çün-kü düşünmenin içinde takdir etme ve muhakeme gücü vardır. Düşünme aracılığıyla insan hem meydana gelen her şeyin etkisini fark eder, hem de bazı kontrollü alıştırmaları ve anlamlı zihin-sel aktiviteleri sadece düşünme ile gerçekleştirebilir.
Düşünme bilgi edinme, anlama ve öğrenme sürecinin önemli bir bileşenidir. Problemleri çözmek için öne sürülen birçok zihinsel süreçten meydana gelir. Geniş olarak bakıldığında ise “düşünme, bilişsel olan ama davranıştan kaynaklanan, ak-lın veya bilişsel sistemin içinden çıkan, bilişsel sistem içerisinde bilgiye dayalı işlemlerin bütü-nünü ya da bütününbazı değişkenlerini içeren bir süreçtir. Yani düşünme çözüme doğru yön-lendirilmiş bir davranış ya da bir problemin çözümüyle sonuçlanan, davranışın sonucudur”
Düşünme felsefenin çıkış noktası olması bakımından filozofların üzerinde durduğu önem-li bir konudur. Nitekim eski Yunan filozoflarından biri olan Sokrates, düşünme üzerine bugün de geçerli olan ve Sokrates yöntemi olarak bilinen bir sorgulama yöntemi geliştirmiştir. Sokratik diyalog olarak da nitelendirilen bu sorgulama yöntemi, doğruluğundan emin olunan bilgilerin derinlemesine sorgulandığında rasyonel olarak savunulamayacak durumlara düşülebileceğini göstermeyi amaçlar. Bu yöntemde cevaplar yerine sorular verilir. “Sorulan her sorunun cevabı başka bir soruyla verilir. Yani, her bir soru bir öncekinin cevabı olduğu gibi aynı zamanda cevaplanması gereken yeni bir sorudur. Yani bu yöntem bir konunun aydınlatılması, soru matkabının sürekli konunun derinliğine doğru itilmesi ile gerçekleştirilir” Böylece düşünme süreci ortaya çıkar. Sokrates’in yöntemi ile düşünmeye yönelik başlayan süreç Platon ve Aristo ile devam eder. Platon, kendi duygu ve düşüncelerinin altındaki şekiller veya fikirlerin arkasındaki görünümü açıklamaya çalışırken, Aristo, bu süreçte akılcı düşünme sayesinde doğruya ulaşılabileceğini ortaya koyar. Düşünme konusundaki bu ilerleme zaman geçtikçe Descartes ile farklı bir boyut kazanır. “Düşünüyorum o halde varım” sözünü ortaya koyan Descartes, “düşünmek sözü ile doğrudan doğruya gözlemlenecek şekilde ortaya çıkan bütün şeyleri anlar. Bu sayede Decartes yalnız anlamak, istemek, hayal etmek de-ğil, irade, akıl, hayal gücü ve duyularla edinilen, hatta duymak bile düşünmekle aynı şey” olduğunu ileri sürer. İlerleyen dönemlerde ise Hegel, James, Spinoza ve Bacon gibi filozoflar ve daha birçokları nasıl düşündüğümüz ve düşünmenin nasıl inceleneceği konuları üzerinde dururlar.
19. yüzyılın ortalarına kadar “Darwin, Rowe, Spencer gibi bilim adamları ise insan zihni-nin bir “çalışan mekanizma” olduğu konusunda aynı fikre sahip olmuşlardır. Bu bilgilerini hay-van davranışları üzerine yapmış oldukları gözlemlere ve hayvanların beyinleri üzerine yapmış oldukları deneylere dayandırmışlardır”. Öte yandan John Dewey ise insanın düşünme ve öğrenme yeteneğinin, canlı organizmaların diğer bütün yetenekleri gibi evrimleştiğini kabul etmiştir. Ona göre canlılardayetenek, sadece hayatta kalmalarına katkı sağladığında evrimleşmektedir. Bu yüzden düşünme ve öğrenme, insanların tehlikelerden kaç-ma, önemli sorunları gerçekleşmeden öngörme, tahminde bulunma, planlama gibi verimli etkin-liklerini olanaklı kılan yaşamsal bir işleve sahip olduğu için evrimleşmiştir. Söz konusu bu evrimleşme düşünmenin tanımında da gerçekleşmiştir. Öyleki “Eski Yunan’da düşünme; analiz, yargıya ulaşma ve ulaşılan yargının değerlendirilmesi aşamalarını içeren zihinsel faaliyetler olarak tanımlanmaktayken”, gü-nümüzde ise düşünme, verileri toplamak ve elde edilen verileri analiz ederek bir karara varma ile sonuçlanan bir süreç olarak ele alınmaya başlamıştır
Düşünme sadece felsefenin ilgilendiği bir konu değildir. Düşün me aynı zamanda psiko-lojinin de üzerinde durduğu önemli bir konudur. Öyleki psikologlar tarafından farklı boyutlarda ele alınan düşünme konusu psikolojik açıdan derinlemesine incelenmiştir. Nitekim Sternberg düşünmenin, içsel sembolik aktivitelerle üretken fikir veya sonuçlardan yeniyi do-ğuran bir sıra, bir düzen olduğunu dile getirmiş, Sigel ise “Biz düşünürken bir şey hakkında bir şey düşünürüz. Bu şeyler; kelimeler, resimler, işaretler veya seslerdir ve bunların hepsi birden bizim bilgimizi meydana getirir” şeklinde açıklamalarda bulunarak düşünme konu-su açıklamaya çalışmışlardır.
Düşünmenin mantıksal bir boyutu olduğunu söyleyen Presseisen ise düşün-meyi, sahip olunan bilgiler ışığında gerçekleşen bilişsel ve mantıksal bir süreç olarak değerlen-dirmiştir. Presseisen ile benzer fikre sahip olan Lipman da düşünmeyi, ayırımları ve bağlantıları bulma veya oluşturma süreci olarak adlandırmıştır. Lipman’a göre söz konusu bu süreç karmaşıktır. Kişi ilişkilendirirken ilgili ve ilgisiz yönleri ayırır. Her ilişki, bir buluş ortaya çıktığında anlamlandırılır, bu anlamda zihin içerisindeki diğer anlamlarla beraber bir ilişki sis-temi olarak yerini alır. Düşünme aynı zamanda bilinçli deneyimlerdir. Düşünme kesin, tutarlı, uyumlu, mantığı düzenleyen, biçimlendiren ve yaratıcı yönlere sahiptir.
Görüldüğü üzere düşünme olgusu bilişsel bir olgu olarak düzenli, tutarlı ve mantıksal ya-pıyı düzenleyici bir yan taşımaktadır. Dolayısıyla da düşünme konusunda mantığın da işin içine katılması gerekmektedir. Fakat mantıksal bir düşünmeyi ortaya çıkarabilmek için öncelikle di-ğer düşünme türleri ele alınmalıdır.
2. Sık Kullanılan Düşünme Türleri:
Düşünme, zihinde uygulanan işlem ve süreçlere göre çeşitli türlere ayrılmaktadır. Bunlara da düşünme türleri denilmektedir. Bu türlerden en sık kullanılanlar ise kısaca şu şekildedir:
Analitik Düşünme: “Bir konuyu, sorunu veya olayı alt başlıklarına ayrıştırıp tümden ge-limle ve her bir başlığı ayrı ayrı irdeleyip eleştirerek ve her biri arasındaki bağlantıları gerçekçi kanıtlarıyla ortaya koyarak, yani tüme varımla düşünme ve değerlendirme olarak tanımlanmak-tadır”
Eleştirel Düşünme: Birinin bir şey hakkında düşünerek, ona odaklanması ile o konu hakkında ne yapacağına veya neye inanacağına karar vermek için sarf ettiği bilinçli çabadır.
Sistemli Düşünme: Çeşitli elemanlar ve aralarındaki ilişkileri içeren karmaşık bir bakış açısını içerir. Sistemli düşünme demek bilinçli düşünmektir. Sistemli düşünmekte bir amacın ve hedefin olması önemlidir. Sistemli düşünce, bilinenden yola çıkarak, bilinmeyene ulaşmak ve mantıklı işlemlerle onu açıklığa kavuşturmaktır.
Yaratıcı Düşünme: “Buluşçu, yenilik arayan veya eski sorunlara yeni çözümler getiren ve özgün düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlayan bir düşünce biçimidir”. Yaratıcı düşünmede “özgünlüğün, farklı düşünmenin, akıcılığın ve yeni fikirlerin kayna-ğıdır. İlk olarak yeni bir fikir tasavvur edilir, onu açıklamak için çaba sarf edilir ve sonunda ürüne son şeklini verme zamanı geldiğinde yaratıcı eylem bunu tamamlar”. “Kişinin yaratıcı bir şekilde düşünebilmesi için kendine güven duygusu, alışılmış, bilindik kalıpların ve kuralların dışında bağımsız bir şekilde düşünebilme ve kendi bilgi ve ye-teneklerini sonuna kadar kullanabileceği özgür bir ortam gereklidir”.
Yansıtıcı Düşünme: “Çeşitli hipotezler oluşturma, bunlar üzerinde çalışma ve test etme, tümevarım yoluyla veri toplama ve tümdengelim yoluyla sonuçlara ulaşmayı içeren bir düşün-me türüdür”.
Derinlemesine Düşünme: Bir inancın veya bilginin bu inancı ya da bilgiyi destekleyen kanıtlar ve ortaya koyduğu sonuçlar ışığında aktif, dikkatli ve sürekli bir gözden geçirmeye, değerlendirmeye tabi tutulduğu bir düşünmedir.
Tümdengelim Düşünme: Bu düşünme, bütünden parçaya doğru giden ve zihnimizin ge-nel yargılardan özel sonuçlar çıkarma işlemlerini kapsayan bir düşünmedir. Örneğin “Bütün madenler ısınınca genleşir.” “Demir madendir.” “O halde, demir ısınınca genleşir.”.
Tümevarım Düşünme: Parçadan bütüne doğru giden zihinsel işlemleri içermektedir. Zihnin tek tek olgularla ilgili yargılardan hareket ederek genel sonuçlara ulaşma işlemleridir. Örneğin “Ali ile Ayşe insandır ve ölümlüdür.” “O halde bütün insanlar, ölümlüdür.”
Anolojik Düşünme: Bu tip düşünmede iki alan arasındaki benzerliklerden hareketle iliş-kiler kurulur. Bu ilişkilendirmeyle yeni bir karşılaştırma ve açıklayıcı bir anlam doğar.
Altı Sapkalı Düşünme: Bireyin, dikkatini düzenli bir şekilde bir noktadan diğerine yön-lendirerek belirli bir konuyu altı farklı noktadan ele almasını sağlayan düşünme türüdür. Altı düşünme şapkasının her biri farklı renktedir: Beyaz, kırmızı, siyah, sarı, yeşil, mavi. Şapkaların renkli olmasının sebebi; renklerin birtakım şeyleri bireyin hayalinde canlandırabilmesini kolay-laştırıyor olmasındandır.
Bu düşünme türleri en sık kullanılan düşünme türleridir. Tıpkı bu türler gibi mantıksal düşünmenin de düşünme türleri içerisinde sık kullanılan bir tür olması gerekmektedir. Çünkü düşünme sürecinin doğru işlemesi mantık sayesinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle de mantık-sal düşünmenin ne olduğu da mantığa dayanarak açıklanmalıdır.
3. Mantıksal Düşünme:
Mantıksal düşünmeden bahsedebilmek için ona temel oluşturan mantığın ne olduğunu bilmek gerekir. Mantık, doğru düşünme biçimlerini gösteren aynı zamanda da mantıklı denen düşünme tarzını kendisine konu alan ve mantıklı düşünmenin düzenli olarak tespitini yapan bir alandır. Her disiplinde olduğu gibi mantık için de kurallar bulunmaktadır. Bu kurallara uyulması ile mantıklı ya da mantıksal düşünme süreci gerçekleşmiş olur. Bu kurallar da akıl yürütme formlarını kullanmayı, kıyas yapmayı ve kavramlar ile önermeler üreterek çıka-rım yapmayı içermektedir.
“Mantıksal düşünme, sağlam kararlar verebilmenin ve karmaşık problemleri çözebilme-nin anahtarıdır. Mantığımızı arabamızın neden çalışmadığından tutun da alışverişe gitmeden önce plan yaparken, vergi hesaplamalarımızı yaparken gibi birçok günlük işlerimizde de sıklıkla kullanırız. O zaman mantıklı düşünmenin temelinde iyi bir problem çözücü ve düşünür olma gerekliliğinin yattığını çıkarabiliriz”. Bunu yapmak için zihinsel süreci işin içine katmak gerekir. Çünkü mantıksal düşünme zihinsel süreci içermektedir. Bilişsel bir yapıyı barındıran mantıksal düşünme, bir sonuca varmak için etkili bir şekilde karar vermeyi gerektir-mektedir. Yani mantıklı karar vererek sonuca ulaşma süreci de denebilir. Üst düzey düşünme becerilerinden birisi olan mantıksal düşünme, bilişsel bilgi basamağında bilgi ve kavrama ba-samağının üstünde kendine yer edinen bir düşünmedir. Man-tıksal düşünmenin bilişsel boyutu onun aynı zamanda bilgi, deney ve gözlemler hakkında düşü-nülen kavram, sonuç ve üst düzey fikirleri kapsamasında da etkilidir. Zihinde oluşturulabilecek olan bu bilgi, sadece gözlem yaparak ya da başkası tarafından anlatılarak öğrenilmez, sadece insanın zihninde yapılandırılabilir.
Lazear mantıksal düşünmeyi oluşturacak temel maddeler olduğunu söylemiştir. Bu maddeler; 1. Soyut yapıları tanıma; çevremizdeki örüntüleri ayırt etme gücüdür. 2. Tümeva-rım yoluyla akıl yürütme; parçalardan bütüne ulaşma sürecinde kullanılan mantıktır. 3. Tüm-dengelim yoluyla akıl yürütme; tümdengelim yoluyla akıl yürütmenin tam tersi olan eldeki bü-tünden parçalara ulaşma sürecinde işe koşulan bir beceridir. 4. Bağıntı ve ilişkileri ayırt etme; günlük yaşamda bireyleri etkileyen verileri sıralama ve sınıflama davranışlarını içerir. 5. Kar-maşık hesaplamalar yapma; sayı ilişkilerini günlük hayatta kullanabilmedir. 6. Bilimsel Yönte-mi Kullanma; bu süreçte bir olayı gözleme, yargılama, tartma, karar verme ve uygulama vardır.
Görüldüğü üzere mantıksal düşünme, problem çözebilmeyi, kavramsal analizlerde bulu-nabilmeyi, akıl yürütmeyi gerçekleştiren yolları kullanabilmeyi, soyut yapıları tanıyabilmeyi, iki durum arasındaki ilişkiyi ayırt edebilmeyi ve çeşitli kıyas ve çıkarımlar yaparak mantıklı karar-lar verebilmeyi sağlayan bir düşünme türüdür.
4. Mantıksal Düşünmenin Diğer Düşünme Türlerinden Farklı ve Benzer Yanları:
Her düşünme türü kendi içinde belirli özellikler taşımaktadır. Bahsedilen düşünme türle-rinden de anlaşılacağı üzere birbirlerini içeren yanları olmasına rağmen esas olarak onları bir düşünme türü olarakayırt etmeyi sağlayan birbirlerinden farklı yapılara sahip olmalarıdır. Man-tıksal düşünme de diğer düşünme türleri ile değerlendirildiğinde benzer noktalara sahip olsa da bu düşünme türleri ile karıştırılmaması gereken yanlar da taşımaktadır. Mantıksal düşünmeyi diğer düşünme türleri içerisinde en çok barındıran ve karışıklığa sebebiyet verecek düşünme türlerine yer verilmesi uygun görüldüğü için bu düşünme türlerinden eleştirel, yaratıcı, yansıtıcı, sistemli, derinlemesine ve analitik düşünme üzerinde durulmuştur. Bu düşünme türlerinden ilk olarak eleştirel düşünmeye bakılmıştır.
Eleştirel düşünme günümüzde de üzerinde sıklıkla durulan ve eğitim öğretim hayatında kullanılması adına üzerine çeşitli çalışmalar yapılan bir düşünme türüdür. Günümüzde bu kadar etkili olan eleştirel düşünme kavramının kökenine uzanıldığında bu kavramın Sokrates’e dayan-dığı görülmektedir. Eleştirel düşünme denildiğinde önceleri felsefe aracılığı ile davranışlarımıza rehberlik etmeyi amaçlayan mantıklı düşünme anlaşılmaktaydı. Zaman zaman olayların doğru biçimde tanımlanması olarak da ele alınan eleştirel düşünme, daha sonra kapsamlı biçimde ta-nımlanmaya başlanmıştır. Hatta günümüzde eleştirel düşünme, aktif öğrenmeye dayalı, çoklu zekâyı kullanan, yöntemli, mantıklı, rasyonel, problem çözen ve yaratıcı bir dü-şünme şekli olarak ortaya koyulmaktadır.
Eleştirel düşünme ne yapılacağına, neye inanılacağına karar vermeye odaklanmış yansıtı-cı ve mantıklı düşünmedir. Fakat o, tek başına bunlardan birisine indirgenemez. İndirgemeci olmayan ve birçok disiplin için kullanılabilir olan kapsayıcı bir eleştirel düşünme tanımı vermek gerekirse eleştirel düşünme, “herhangi bir konu, olgu ve fikir üzerinde açıklık-seçiklik, tutarlılık, mantıklılık, şüphecilik ve doğru akıl yürütme gibi bazı ölçüt ve yöntemleri esas alarak; doğru olmayan düşünme biçimlerini tanıyan, kanıtlara ve sonuçlara önem veren araştırma temelli daha derin bir düşünme eğilimi, tutumu ve becerisi sergileyen, böylelikle de sadece herhangi bir sonuca değil ama tutarlı, makul sonuçlara ve yargılara ulaşmayı amaçlayan” bir düşünmedir. Fakat buradan da görüleceği üzere eleştirel düşünmenin mantıksal düşünmeden farkı mantıksal düşünme de doğru düşünme üzerinden hareket etmek varken eleştirel düşünme-de doğru olmayan düşünme biçimlerini tanıyan, kanıtlara ve sonuçlara önem veren bir yapı ser-gilenmektedir. Oysaki mantık yapısı gereği doğru düşünme kurallarının ve formlarının bilgisi ve düşünme yasalarını veren bir alandır.
Yaratıcı düşünmeye bakıldığında “bir uyumcu düşünce veya yeniden kavramsallaştırma-dır. Yeni ve kullanışlıolarak görülen yeni bir ürünle sonuçlanabilen bilişsel bir etkinliktir. Var olan temel bilgiden hayal ve zihin gücünü kullanarak yeni bir düşünce biçimlendirme veya ge-tirme yeteneğiyle beraber fikirleri değiştirme sürecidir”. Yaratıcı dü-şünme süreci, her aşamasında akılcı ve mantıkçı düşünmeyi ve bilimsel yaklaşımı içermektedir. Ama bunun yanında zihinsel bir düşünme faaliyeti, düşünme eylemi olarak da geçen yaratıcı düşünmede esas olan; süreç sonunda, yaratıcı bir ürün ya da çözüm ortaya koymak değildir. Önemli olan bu süreci aktif bir şekilde, yaşamın her alanında ortaya koymak ve uygulamaktır. Yaratıcı düşünme mantıksal bir yön taşımakla birlikte mantıksal düşünme ile sıkça karıştırılmaktadır. Bu noktada ayrımlarına bakıldığında yaratıcı düşünme; yeni ve özgün bir yapı taşır. Değişimin kaynağı olmakla birlikte fikir üretir. Bunu yaparken de kabul edilmesi güç özellik gösterir. O yüzden kabulü zordur. Alışılmış düşünüş tarzlarını kullanmaktan ziyade yetenekleri kullanır. Ayrıca yaratıcı düşünme, duygular, değer, tutum, sezgi ve varsayımları içererek geleceğe uzanan bir düşünme şekli ortaya koyarken. Mantıksal düşünme, daha çok bilgi birikimine dayanır. Deneyimleri kullandığı için kısa zamanda kabul edilebilir bir yan taşır ve geçmişin uzantısıdır. Bununla birlikte mantıksal düşünmenin iyi -kötü, doğru -yanlış gibi nitelendirmeleri vardır. Mantıksal ve nedensel bağlantılar kuran mantık kuralları vardır. Bu yüzden de matematiksel ve bilimsel düşünceye uygun özellikler gösterir. Bu nedenle de yaratıcı düşünmeden farklı noktalara sahiptir.
Sistemli düşünmede ise bilinenden yola çıkarak, bilinmeyene ulaşmak ve mantıklı işlem-lerle onu açıklığa kavuşturmak esastır. Buradan hareketle sistemli düşünmenin mantıklı düşünmede etkisinin olduğu görülmektedir. Çünkü zihinsel işlemleri doğ-ru ve sistemli bir biçimde kategorize etmek ve düşünme aracını kullanma için onun kurallarını belirleyebilmede mantık devreye girmektedir. Çünkü mantık insanın her türlü zihin faaliyetleri-nin bir aracıdır. Ayrıca mantık, düşünmenin kurallarını belirleyerek doğru ve yanlışın ölçülerini vermesi ile nasıl bir düşünme sürecinin oluşacağı konusunda da bilgi vermektedir. Bu durum da herhangi bir teorik bilginin sistemli bir şekilde işlemesini gerektirir. Bu da ancak mantık kural-larına uymak ile gerçekleşir. Mantıklı düşünen biri, çabuk ve acele kararlardan kaçarak, tüm yargılarında tutarlı olmaya çalışır. Yani, fikirlerden yapılan hükümlerden çıkarılan sonuçların tutarlı olması gerekir. Sistem, aralarında ilişki bulunan parçaların oluşturduğu bir bütün ise tutarlılık da mantıklı bir bütünün parçaları arasındaki karşılıklı bağlantının ya da uyu-mun olması halidir. Ya da çelişkilerin olmama halidir. Yani, bir çıkarım da öncüllerin birbiri ile çelişmeden uyum içinde olmasıdır. Görüldüğü üzere sistemli düşünme ve man-tıksal düşünme birbiri ile hareket etmesi gereken iki düşünme türüdür. Fakat mantıksal düşün-menin olabilmesi sadece sistemli düşünmeyi gerektirmez. O yüzden ayrılma noktaları bu konu-da oluşmaktadır.
Yansıtıcı düşünme ise “kişinin eylem sırasında ne yaptığını sorgulaması, daha sonra yap-tığı üzerinde tekrar düşünmesi ve buna göre genel bilgilerini düzenlemesidir”. Dewey ise yansıtıcı düşünmeyi dört boyutta ele almıştır. Bunlar; yansıtıcı düşünmede görüşler arasında anlamlı ilişkilere dayanan bir ardışıklık vardır. Bir görüş kendinden önceki görüşe dayanır ve kendinden sonraki görüşün uygunluğunu belirler. Yansıtıcı düşünmede olgu ve olayların temeli duygular ve inançlardır. Yansıtıcı düşünmede inancın da-yanak noktası bulgulardır. Bu bulgulara göre düşünceler uygun olup olmama koşuluna göre kabul veya reddedilir. Yansıtıcı düşünme,karşılaşılan problemi çözmeye dayanan bir araştırma sürecidir. Bu boyutlara bakıldığında mantıksal düşünme ile yansıtıcı düşünmenin benzer ve farklı noktaları görülmektedir. Mantıksal düşünmede de problem çözme vardır. Bunu mantıksal düşünme, sayıların etkin kullanılması, kavramlar arasındaki analiz ilişkilerini gösterme, katego-rize etme, genelleme yapabilme, hipotez kurma ve onu inceleme, matematiksel formülle hesap-lama gibi yetenekler ile ortaya koymaktadır. Fakat prblem çözme sadece budüzeyde kalır, yansıtıcı düşünmedeki gibi İnanç ve duygular işin içine katılmaz. Burada bilişsel süreçler ön plandadır. Çünkü evrensel bir insan özelliği olarak kabul edilen mantıksal düşünme becerisi yüksek bilişsel beceri olarak kabul edilir. Yani mantıksal düşünme düzeyi bireyin biliş-sel gelişim düzeyi hakkında bilgi verir.
Derinlemesine düşünmeye bakıldığında, Dewey’e göre, derinlemesine düşünme, bu far-kındalığın en üst düzeyde gerçekleştiği bir düşünmedir. Bu yüzden, Dewey derinlemesine düşünmeyi, hem imgelerin, fikirlerin ve kavramların zihinde aralarında mantıksal bir bağlantı ve düzenli bir ardıllık olmadan uçuştuğu rastgele düşünmeden ayırt eder. Ayrıca Dewey mantıksal bağlantılar ve düzenli ardıllıklar içermesine karşın gerçek olgulara değil de sadece hayallere dayalı olarak sürdürülen kurgusal düşünme ve kanıta dayan-madan otoriteye, geleneğe ve alışkanlığa göre gerçekleştirilen taklidi düşünmeden de derinle-mesine düşünmeyi ayıt etmiştir. Dewey’e göre, derinlemesine düşünme, bu diğer düşünmelerden, bir inancın, görüşün veya iddianın içeriğine, oluşma koşullarına ve sonuçlarına dikkat eden bilinçli bir düşünmedir. Mantıksal düşünme de bu verilen içerikleri kapsar. Fakat bir inanç, görüş ve iddiayı sorgulamaktan ziyade onun doğru olup olmadığı üzerinde du-rur.
Son olarak analitik düşünmeye bakıldığında analitik düşünme “nesneyi bulunduğu içeri-ğinden ayırmayı, nesneyi kategorilere ayırarak özelliklerine odaklanma eğilimini içerirve nes-nelerin davranışlarını açıklamak ve ön görmek için kurallar kullanma tercihidir”. Yani, analitik düşünme nesneyi tek başına inceleme ve onu kategorilere ayırarak düşün-meyi ifade etmektedir. Mantıksal düşünmede ise bu özelliğe sahip kişilerde hedeflerine ulaşma-da, karmaşık dünyada fırsatları değerlendirmede ve güçlüklerle baş edebilmede daha başarılı olurlar.
Sonuç :
Düşünme süreci çok yönlü ve geniş bir süreçtir. Durum böyle olunca düşünmenin çeşitli türleri ortaya çıkmıştır. Bu türler içerisinde kendine yer bulan mantıksal düşünme, problem çözmeye odaklı, ilişki kurabilen, doğru düşünme sürecindeki akıl yürütme yöntemlerini kullana-rak geçerli çıkarımlarda bulunan, soyut düşünmeyi de içinde barındıran bir düşünme özelliği göstermektedir. Mantık temelli bir düşünme olduğu için mantıksal düşünme mantık kurallarını kullanarak kendini diğer düşünme türlerinden ayırmaktadır. Her ne kadar düşünme türleri ara-sında mantıklı olma özellikleri yer alsa da buradamantıksal olmayı açmadıklarından dolayı mantıksal düşünme, kendini diğer düşünme türlerinden ayırmıştır. Özellikle eleştirel, yaratıcı, yansıtıcı, derinlemesine, sistemli düşünme türleri ile ortak özellik göstermesi bakımından karış-tırılırsa da mantıksal düşünme, bütün parça ilişkisinin ayrımına varan, çözüm üretmeye odaklı bilişsel süreçlerle değerlendirilen bir düşünme türüdür. Mantıksal düşünme matematiksel bir yan da taşımaktadır ama bu durum onun sadece sayısal işlemlerle yürütülebilen bir düşünme türü olduğunu göstermez. Çünkü kökeninde düşünme ve onun da kökeninde felsefe vardır. Mantık alanı da felsefe temelli bir alan olduğu için sadece sayısal odaklı olmayıp, dilsel ve an-lamsal özellikler de taşıyan bir yön oluşturmaktadır. Mantıksal düşünme de doğru düşünme aracı olan mantıktan pay aldığı için diğer düşünme türlerinden ayrılmaktadır. Sonuç olarak bir düşünme türü olarak mantıksal düşünme, çeşitli düşünme türleri gibi kendine özgü özellikleri ve ayırt edici yönleri taşıması bakımından mantık kuralları ile oluşturulmuş bir düşünme türü oldu-duğunu söylemek mümkündür.